6 Şubat 2023 Ardından

Jiyan Aytek
2 min readFeb 19, 2023

Düşünsene bir gün çıkıyorsun evden ve o otobüs durağı orada yok.

Zaman hızla akıp geçiyor. Tam 17 gün olmuş 6 Şubat 2023 gece yarısı 04.17' de yaşanan büyük depremden bugüne. Hatay, KahramanMaraş, Gaziantep, Diyarbakır ve Urfa başta olmak üzere depremden etkilenen tüm şehirler ya yıkıldı ya yıkılmak üzere ya da yıkılmaya yüz tutmuş hayatları barındırıyor. Beklenmedik şeyler olur hayatta. Bu hayatta olur ve olmaz dediğimiz şeyler vardır tabi. Bu depremi beklemiyorduk. İnsanoğlu da olsanız insankızı da insan neden deprem beklesin ki. Beklemesin tabi de önlemini alsın, önlemi alınsın bir yerlerde ister. İstedik de deprem vergileri nerde diye sorduk günlerce cevaplanmayan soru silsilesinde kaldı hepsi.

6 Şubat gecesi Ankara’ daydım. Ev arkadaşım uyanık olduğu için hissetmiş ve sessiz bir şekilde geldi odama. Uyandım ve korktum. Bi şey mi oldu diye sorduğumda deprem oldu aileni ara Diyarbakır’ da depremden etkilendi dedi. Aradım akrabalarımı yazdım aklıma o an gelen herkese. Haberlere baktık, endişelendikçe endişelendik. Elimiz kolumuz bağlanmış ne yapacağımızı bilmiyorduk. Yaptığımız tek şey twittera bakmak, iki senedir açmadığımız televizyonu açıp haberleri takip etmek an ve an, birinden haber gelsin diye durmak bilmeyen hal hatır sormalarımız ve telefon aramalarımız. Deprem çantası yapmamız gerektiğini biliyorduk. Elimiz kolumuz bağlanmıştı sanki. Donmuştuk. Kalbimiz acıyordu. Her gelen enkaz altında ve ölüm haberleri bir kez daha canımızı yakıyordu. Şehirler yok olmuş, binalar yerle bir olmuş. İnsanlarımız, çocuklar ve hayvanlar tüm canlılar yaşam mücadelesi veriyordu. Yardım kampanyası açan her yere koşmak yardım yapmak için koşar adımlarla paylaşım yapıp yardımlarımızı yapıyorduk evet. Afad gönüllü formlarını doldurup gönderdik hemen. Odtü vişnelik’ e gitmek geldi elimden. Yardım kolilerini zincir oluşturup tıra doldurmaktı ordaki görevimiz. Ben ilk kez hem su hem kefen hem de ıslak mendilin yan yana olduğu bir durumun içerisindeydim. Ölüm ve yaşam arasındaki o ince çizgiyi tabi ki de kolilerin kategorisine göre ayırdık. Günlerce yardım için koşturduk ama yetmiyordu. Daha büyük bi sistem ve ileriye dönük bir yatırım ve yardım yapılmalıydı. 99 depreminde 3 yaşında biri olarak bildiriyorum ki, ikinci kez yaşadığımız bu deprem canımızı yine çok yaktı. Hepimize büyük geçmiş olsun, giden canlar da kalan canlar da hepsi bizim. Sosyal mesafe ve ayrımcılık dönemi değil, birlik dönemi olmalı. Sözde değil gerçekten bunu yapmamız lazım. Bize biraz anlayış biraz birlik değil çok fazla şey lazım çok fazla. İçimizden bir şey yapmak gelmiyor. Hayatımda üşüdüm ve acıktım demeye utandığım bir dönem hiç olmamıştı. Şu sıralar böyle hissediyorum. Yazdıkça geçer zannediyorum, bu öyle bi şey de değil. Hataylı Ayşe teyze de bırakıp gitti bizi, bakkal Ali abi de, yeni fenomen olmuş Taha Yılmaz da. Çok değerli insanlar bıraktı bizi bir başımıza. Nişanlısını kaybedenler oldu. Enkaz altında çocuğunu kurtarmak için kolunu feda etsinler diye bağıran fedakar babalar oldu. Enkazdan çıkarılan bebekler, çocuklar ve insanlar oldu da tabi. Şimdi soruyorum size bize ne düşüyor? Gidene mi zor kalana mı diye sormuyorum. Bize ayakta kalmak düşüyor gidenlerin arkasından. Başka ne düşüyor her birimize?

Çünkü kırılan sadece ne fay hattı ne binalar ne de kapı pencere. Kırılan çok şey var.

Huzur içinde uyusun tüm gidenlerimiz.

--

--